15 Ekim 2010 Cuma

Mehmet Şevket Eygi(Milli Gazete Yazarı)’den Seçme Makaleler

Din sömürücüsü alçaklar!


Mehmet Şevket Eygi, artık kanıksanan "devlet kaynakları yağmacıları"na, Peygamber Efendimiz(SAV)`in, ganimetten iki dirhem çalan adamın cenaze namazını kılmadığını hatırlatıyor. (C. ERÜZ)


MUKADDES İslam dinini, Kitabullah olan Kur`anı, yüce Şeriatı, tek kelime ile mukaddesatı; şahsî menfaatlerine, nefsanî ihtiraslarına, riyaset şehvetlerine, mal ve mülk hırsına, zengin olmaya, ün kazanmaya âlet ve vasıta kılanlar, din sömürüsü yapanlar dünyanın en alçak ve şerir insanlarıdır. Onların bu yaptıkları şakiliktir, onlar eşkiyadır, onlar i`lâ-i kelimetullah hareketine en büyük hıyaneti yapmaktadır. Onlar Ümmet-i Muhammed`in derlenip toparlanmasına, zilletten kurtulup izzete kavuşmasına, esaretten hürriyete yükselmesine, İslam nurunun ve medeniyetinin cihanı aydınlatmasına, gayr-i Müslimlerin hidâyetine mâni olmaktadır.
Din sömürücüleri, şu sayacağım kötülerden daha kötüdür:
Karı satanlar, genelev veya randevu evi işleten, pezevenklik yapanlardan.
Uyuşturucu ticareti ve trafiği yapanlardan.
Hırsız ve haydutlardan.
Ribacılardan.
Yol kesicilerden...
Ve diğer şerir ve şakilerden.
Müslümanların beytülmalini şu veya bu şekilde hortumlayanlar, fıkıhta gulûl denilen suçu işlemiş olurlar ki, Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimiz hazretleri ganimetten iki dirhemlik bir malı aşıran ve sonra savaşta öldürülen kimsenin cenaze namazını kılmamışlardır.
Öncelikle, Müslüman miskinlerin, Müslüman fakirlerin, gurbetlerde perişan olmuş mültecilerin, mübarek Ramazan’da evlerinde iftar yemeği pişmeyenlerin hakkı olan zekâtları; Kur`ana, Sünnete, fıkha, şeriata aykırı olarak toplayan ve yine bunlara aykırı olarak harcayan kimseler din hizmetkârı değil, din sömürücüdür ve onlar merdut ve hain kimselerdir.
Milyonlarca Müslüman fakirlik, miskinlik, işsizlik, sefalet, açlık, perişanlık içinde kıvranırken Nemrudlar ve Firavunlar gibi yaşayanlar Müslüman değil, münafıktır.
Gösteriş için namaz kılanlar âqil, kâmil, şuurlu Müslüman değildir.
İslam rüşvet almayı ve vermeyi haram kılmıştır. Rüşvetçiler ateştedir.
Şeriatın kabul etmediği alış veriş ve faaliyetlerle zengin olanlar Cehennem ateşi biriktirmektedir.
Riba haramdır. Kur`an, ribacılar Allah ve Resûlüne savaş ilan etmişlerdir, buyuruyor.
Lüks ve israf haramdır, lükse ve israfa kapılanlar beyinsizdir. Müsrifler (savurganlar) Kur`anda `Şeytanın kardeşleri olarak` vasıflandırılıyor.
Din sömürüsü yoluyla elde edilen bütün servetler ateştir, tevbe edip dağıtılmazlarsa sahiplerini yakacağı bildirilmiştir.
Bozuk düzenlerde haram yenir diyenler ve bu şeytanî fetvanın karanlığında her haltı yiyenler eşrar ve eşkıya makulesindendir.
Dinimizin temel şart ve farzlarından biri istikamettir, yani dosdoğru olmaktır.
Müslüman’ım demekle iş bitmez. Müstakiym, doğru ve dürüst olacaksın.
Rüşvetçiler, haram komisyoncular, hortumcular, dinleri imanları para, mal, servet, zenginleşmek olanlar, kendilerinde münafıklık alametlerinin çoğu bulunanlar ahyardan (hayırlılardan) değil, eşrardandır (şerir ve kötü insanlardandır).
İslam yalan söylemeyi, halkı aldatmayı, hırsızlığın her türlüsünü, ribayı, din ticaretini, saçı bitmedik yetimlerin hakkını yemeyi, her türlü hortumlamayı, lüksü, israfı, sefahati, gururu, kibri, kara servet sahibi olmayı, kenz ve iddihatı yasak kılmıştır.
Dine hizmet perdesi altında din istismarı yapanları lanetliyorum.
Mehmet Şevket EYGİ/Milli Gazete – 13 Ekim 2010
**
(İkinci Yazı)
Vicdansızlık Merhametsizlik
ÖNCE şu haber özetini birlikte okuyalım. (Aynen internetten aldım. Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler /tüm gazeteler/ internet sitesine müracaat edebilir(C. ERÜZ):
`Saat gece yarısını çoktan geçti... Polis, gelen bir telefon ihbarı üzerine `şüpheli şahsı` yakalamak üzere verilen adrese doğru hızla yola çıktı. Adres bir iş hanının `bodrum katıydı.` Şüpheli de oradaydı. Üstelik kaçma teşebbüsünde de bulunmadı. Kıskıvrak ele geçirilen şüpheli bitkindi... Kısık bir sesle, `Suçum ne?` diyebildi... Polis suç olacak bir şey göremeyince `Ne işin var burada?` dedi... Gerçek, dram, onur, gurur işte o zaman ortaya çıktı... Şüphelinin adı Aziz Çetin`di... Üniversite öğrencisiydi. 3 gündür açtı. Parası yoktu... Kalacak yeri yoktu, o bodruma sığınmıştı...`
Evet, bu Müslüman memlekette fakir bir öğrenci beş parasız kalıyor. Günlerce yemek yiyemiyor. Yatacak yeri yok. Soğuklar başlamış, ince bir gömlekten başka giysisi yok. Gecelemek üzere bir hanın mescidine sessizce giriyor. Şüphelenenler polise telefon ediyor. Polis genci yakalıyor...
Evet bu hadise Türkiye`de oluyor.
Hatırlıyor musunuz, Ramazan`da da iki facia olmuştu. Kaç iki facia... Medya binlerce faciadan ikisini vermişti.
Birincisi Silvan`da akşam evine gelip de iftar yemeği olmadığını öğrenen fakir bir Müslüman, dört çocuğuna sarılıp ağladıktan sonra intihar etmişti.
İkincisi: Çok fakir bir öğrenci günlerce aç gezdikten sonra bir inşaatta iş bulmuş, açlıktan başı döndüğü için yüksekten düşüp ölmüştü.
Peki, mübarek Ramazan’da bu facialar cereyan ederken bazı zengin Müslümanlar ne yapıyorlardı? Ne yapacaklar, beş yıldızlı otellerde, lüks restoranlarda Kur`an-a ve Sünnete aykırı şeddâdî iftar ziyafetleri tertipliyorlardı.
On milyonlarca Müslüman kardeşime sesleniyorum: Bu memlekette bir tek Müslüman bile üç gün aç kalsa hepimiz sorumlu oluruz. Bunun hesabı hepimizden sorulur.
Hâlbuki şu anda milyonlarca Müslüman fakr zaruret, işsizlik, aşsızlık, sefalet içinde kıvranıyor.
Dinimiz bize ne emr etmiş? Ümmetin fakirlerine ve miskinlerine zekât vererek yardım ediniz buyurmamış mı?
Açlıktan intihar edenlere, inşaattan düşen üniversite talebesine, geceleyin han mescitlerinde aç yatan gence niçin yardım edemiyoruz? Çünkü zekâtları, Kur`ana ve Sünnete aykırı şekilde bazı kuruluşlar topluyor.
Onlar aç Müslümanlara merhamet etmiyor. Onlar aç Müslümanlara topladıkları zekâtlardan zırnık koklatmıyor.
Müslümanların zekâtlarıyla fısk ve fücur merkezi lüks mekanlarda beş yıldızlı iftarlar veriyorlar. Gösterişe, tantanaya, aşırı tüketime, lükse, israfa yönelik iftar ziyafetleri.
Toplanan zekâtlarla şu veya bu cemaatin veya baronun propagandası yapılıyor.
Fakir Müslümanlar ekmek bulamıyormuş... Ha öyle mi, ekmek bulamazlarsa pasta yesinler...
Zekât paralarıyla cemaat ve cemaat başı (şu veya bu) reklamı yapılması Din-i Mübin-i İslam`a, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeye uygun mudur?
Ey, Kur`ana, Sünnete,Fıkha, Şeriata aykırı olarak zekat toplayanlar!..
Ey bu topladıkları zekatları Şeriata aykırı olarak harcayanlar!..
Açlıktan intihar eden, açlıktan perişan olan, açlıktan kıvranan, sürünen perişan vaziyetteki Müslüman fakirlerin ve miskinlerin vebali sizin üzerinize olsun...
İki yakanız bir araya gelmesin...
Birtakım Müslümanların böyle vicdansızlıklar yapmasını havsalam almıyor.
Cenâb-ı Hak cümlemizi ıslah eylesin.
Mehmet Şevket EYGİ/Milli Gazete – 13.Ekim 2010


NOT:
Bu Makaleler Doç. Dr. Cokun ERUZ tarafından üyelerine ileti yoluyla gönderilmiştir.
Sayın doğa ve tarih dostları!


Yüce dinimizin yanlış kullanımın ve insan haklarının ve de ülke kaynaklarının hesapsızca tahrip edildiği (Allah’ın bizlere emaneti olan ekosistem, doğal kaynaklar dâhil) son yüzyılda, İslam’da hak ve hukukun ne olması gerektiğini ifade eden güzel bir yazıyı (M. Şevket Eygi yazısı) yorumsuz ve de bir anlam yüklemeden kendi değerlerinize göre okumanızı rica ediyorum.


Lütfen gruba yazı ile ilgili yorum yazmayalım, hepimiz kendimiz için okuyup yorumlayalım.


Saygılarımla…


Coşkun ERÜZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder