15 Ekim 2010 Cuma

“Siyasetin Serumu; Başörtüsü”

Cevdet TELLİOĞLU'nun Makalesi


Kamera...
Tepesindeki kırmızı gözünü kırpmaya başlayıp, kırmızı kırımızı bakmaya
başlayınca,
okjektifin karşısında bulunan siyasetçilerin kimyası değişiyor.
Söylemek istemediklerini söyleyenler mi istersiniz...
Söylemek istediklerini söyleyemeyenler mi!...?
Maalesef beyinlerin örtülmesine sebep olan bu sihirli cama ulaştırma
aracının,
henüz kalpleri örtecek bir sihri bulunamadı.
O sebeple on yıllardır siyasetin serumu olan başörtüsü, hala herkes
için; Renklerine, desenlerine, şekline, duruşuna yapışılması
ve oradan can alınması gereken serum konumunu, devam ettirmekte.


Dine saldırının ve saldırmak isteyenin beyinlerinin ekran karşısında
örtüldüğü artık yadsınılamaz bir realite.
Toplumun gelişmesi, vizyonunun dünya konjonktürüne uygun hale
gelmesinden dolayı ,
onlar karşısında, onların istediklerine en azından yakın konuşmaya
çalışmak, yani istemediklerini söylemek zorunda kalmak,
takiye yapmak, sıkıntı oluştursa da artık yapılıyor.


Ancak, saldıranın kimyasını değiştiren sözlerin, yüze yansıması ve
kimyasında oluşturduğu değişikliğin,
meydana getirdiği kalp ritminin düzeni ya da düzensizliği, zanlıyı
,siyaset serumu olarak başörtüsünü kullandığı konusunda,
ele verecek cinsten olmaya, devam ediyor.


Bir başka zihniyet olan;"Çözülürse arkasına saklanacak, oylarımı
arttıracak bir yeni siyaset serumu bulup ayakta durmayı beceremem,
bu yüzden kargaşa ortamı benim oy depom olarak devam etmek zorundadır"
anlayışındakilerin örtülü sözleri,
beyaz camdan tebessümlere yansımaya devam ediyor.


Ya da "dini gereğidir" diyemeyen bir siyasetçinin, söylemek
istediklerini söyleyemeyerek,
demokrasi kavramının ardına yapışırken, kalbinin nasıl
"inançlarım" dediğini duymak için stetoskop kullanmak gerekmiyor.


Millet görüyor...


Anlamazlar... gibi ahmakça bir düşüncenin ardına sığınma adına kafasını
hala kumda tutmaya devam edenler,
başörtüsü ile kendi duruşuna can vermeye çalıştığı siyaset serumunun artık
her iki taraf da, damara kadar çoktan indiğini, görmek istemiyorlar.


Millet anlıyor...


Ve millet, demokrasi adına, insan hakları adına, özgürlükler
adına, inançlar adına,
yıllardır verdiği mücadelenin sonucuna nihayet gelindiğinin farkında.


İster her karam için ayrı mücadele edenler tarafında olsun,
ister bütün bu kavramları "olmazsa olmaz" kabul edenler tarafında olsun,
bu millet, bu değerlere topyekün sahip çıkıyor.


Artık başörtüsünün siyaset serumu olarak kullanılmasının dönemi kapanıyor.
Bireysel özgürlüklerin, bireysel kazancın, bireysel refahın toplumu
bütünleştireceği,"
toplumsal kazanca" dönüştüreceği yolun başına geldik.


Hem de buraya bu kavramları onaylayan, kendini yelpazenin neresinde
görürse görsün, anlayışı/düşünesi ne olursa olsun, bu noktaya,
bu kavramlardan yana olan herkes ile birlikte geldik.


Bunu, karşı duruş şekli ve söylemek istemediklerini kameralara
söyleyerek destek olanlar da,
azımsanmayacak ölçüde önemli,,,


Bu milletin geri dönmeye de hiç mi hiç niyeti yok.


Artık başı açık olanla, başı örtülü olanın aynı ortamda,
birlikte ve kardeşçe okuyabileceği, çalışabileceği, üretebileceği ve
kimsenin kimseye müdahale edemeyeceği günler, büyük aile
olabileceğimiz günler gelmiştir.


Yeni serumlara...

Cevdet TELLİOĞLU
cevdettellioglu@timeturk.com

(www.timeturk.com 11.10.2010 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder