10 Aralık 2010 Cuma

O ŞİMDİ ASKERDE/ Fikret Uçar

90/4 tertip askerler birliklerine teslim olmak için ana kucaklarından asker ocaklarına yol almaya başladılar. Üzerinde sevinç ve üzüntülerimizi paylaşarak yaşadığımız cennet vatanımız, her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanarak bizlere emanet bırakılmıştır.


Emanet, İslamî ve insanî bir özellik olup, insana sorumluluk yükler. Bu vatanın müdafaası, milli birlik ve beraberliğimizin tesisi, ülkemizin çağdaş ve teknolojik olarak gelişmiş devletler seviyesine ulaşması için her türlü gayreti göstermemizdir.


Vatanımıza bağlılığımızı, üzerimize düşen bu sorumlulukları kusursuz olarak yerine getirdiğimiz zaman göstermiş oluruz. Yüce dinimiz, vatana ve vatan sevgisine çok büyük önem vermiş, ecdadımız da bundan hareketle, “Ana gibi yâr, vatan gibi diyar olmaz” diyerek bu duyguyu en güzel şekilde ifade etmiştir.


Cenâb-ı Hak buyurur ki: “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.” (Mümtehine, 8,9).


İçinde çoluk, çocuk, genç, yaşlı, ihtiyar, kadın, erkek, vs. binlerce masumun yaşadığı vatan topraklarını muhafaza için çalışmak, askerlik eğitimi almak, bunun için nöbet tutmak, içerde ve dışarıda barışı korumak için çalışmakla beraber, gerekirse vatanını savunmak ve bunun için ölmek dînî bir terbiyenin getirdiği üstün ahlâkî faziletlerdendir. Dinimiz bundandır ki, bir Müslüman’ın vatanı için ölmesiyle, din için ve Allah için ölmesini bir saymıştır ve vatan için ölene şehitlik rütbesi vermiştir.


Uğrunda binlerce şehit verilmiş, binlercesi gazi olmuş vatanımız şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır. Ve herkesin vatanı kendisi için aynı önemi haizdir. Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün eğri bakması bile o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir. Vatan için ölmek bir borç olur, kaçınılmaz bir hal alır bazı durumlarda. Her milletin, uğrunda şehit vererek vatan edindiği toprakları koruması ve tehlike anında savunması en tabii hakkıdır. Toprağı vatan yapan sır da, toprağı savunma hakkı veren temel düşünce budur. Merhum Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle,


“Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”


Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.), hicret esnasında Mekke’den ayrılırken Hezreve denilen yerde devesini durdurdu. Doğduğu ve çocukluk yıllarından beri yaşadığı yer olan mukaddes belde Mekke’ye son kez hüzünle baktı, baktı. Ve şöyle buyurdu:


“Vallahi sen bana Allah’ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah’ın katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel yurt yoktur. Çıkarılmaya zorlanmamış olsaydım, senden aslâ ayrılmaz, senden başka yerde yurt ve yuva tutmazdım.”


Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı, Türk Milleti'nin ve onun gözbebeği olan Türk Ordusunun kahramanlığını tüm dünyaya gösteren bir özgürlük destanıdır. Türk Milleti “7 düvel” diye tarif edilen düşmanların güçlü ve modern silahlarına ve yüksek donanımlı ordularına karşı tüm varlığıyla karşı koymuştur. Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda kahramanca mücadele edip, düşman ordularına beklenmedik bir karşılık veren Türk Milleti'nin her ferdinin taşıdığı önemi, bir konuşmasında şöyle ifade etmiştir:


“Geçirdiğimiz bunalımlı günlerin şerefli kahramanlarını hep birlikte kutsayalım. Onlar arasında savaş alanlarında düşman silahıyla göğüsleri delinmiş bahtiyarlar olduğu gibi, ateşlerde yakılmış çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlar vardır. Onlar arasında namuslarına saldırılmış kızlar vardır.

Onların arasında, yurtlarını yitirmiş aileler, yavrularını gömmüş analar vardır. Ve gene onlar arasında, bugün memleketlerine dönmüş gaziler vardır. Onlardan, şehitlik şerbetini içmiş olanların ruhlarına Fatihalar armağan edelim. Bu hareketi yapan bir ordunun babaları ve analarından oluşan ulusumuz, bütün dünyaya karşı en saygın ve değerli yeri kazanmıştır. Ulusumuz çekinmeden övünebilir ve ben, böyle bir ulusun, önemsiz bir kişisi olmakla en büyük mutluluğu duyuyorum.

Bu savaş alanlarında, benzersiz kahramanlıklar ve yiğitlikler göstermiş olan milletimizin her biri ayrı ayrı birer övünç sayfaları, bir destan oluşturan hareketlerini, en ulu duygularla ve saygıyla anıyorum.” Görüldüğü gibi bu cennet vatan nice bedeller ödenerek bize vatan olarak miras kalmıştır. Bu mirası yüce milletimizin şanına yakışır şekilde koruyup yüceltmek, milletimizi oluşturan fertlerin hepsinin üzerine düşen kutsal bir görevdir.


Mehmet'i askerlik yaşına basınca askere çağırdılar. Bütün köylü, onu davulla zurnayla, dualarla uğurladı.


Acemilik günlerinde, bölük komutanı askerlerin saçlarına, tırnaklarına, ellerine sık sık bakıyordu. Böyle bir kontrol gününde komutan, Mehmet'in ellerinin kınalı olduğunu gördü. “Eline niçin kına yaktın?” diye sordu.


Mehmet, “Bilmiyorum komutanım” dedi. “Anam yaktı bu kınayı.” Bunun üzerine, bu işin mahiyetini merak eden komutan. “Öyleyse anana mektup yaz. Benden de selâm söyle. Avucuna niçin kına yaktığını sor, öğren bakalım” dedi.

Mehmet, hemen o akşam mektup yazdı. Gelen cevapta şöyle diyordu. "Sevgili oğlum, mektubunu aldık. Hepimiz de çok sevindik. Avucuna yaktığım kınayı sormuşsun. Komutanına selâm söyle. Gözlerinden öperim. Hayır, duaları ederim. Allah hepinize güç kuvvet versin. Komutanına de ki; bizde üç şey için kına yakılır: Gelinlik kızlara kına yakarız, evine barkına sahip olsun diye. Kurbanlık koyunlara kına yakarız, Allah'a kurban olsun diye. Bir de yavrum, askere giden yiğitlere kına yakarız biz. Kına yakarız ki, vatana kurban olsun diye. Dedeni Balkanlar'da amcanı da Çanakkale'de kurban verdik. Gerekirse sen de bu vatana kurban olacaksın evladım." Bu cevap, komutanı çok duygulandırmış, gözleri dolu dolu olmuştu.

Asker bayrağını kuma dikmişler
Küçücük yârimi asker etmişler
Almışlar gitmişler bilmem n’etmişler
Güle güle hasret benden yar sana


Kapıda bağlıdır kınalı koçum
İzine gelirsen yar senin için
Sinemde saklıdır verdiğin saçın
Güle güle hasret benden yar sana


Bizim bayrağımız kanlı yazılı
Üzerinde ay yıldızı dizili
Askere gidenler körpe kuzulu
Güle güle hasret benden yar sana


Yaptıralım kahveleri hanları
Kaldıralım kasaveti gamları
Dolanır da yar sılaya gelirse
Kestiririm çifte kurbanları


Bu millet aynı duyguları muhafaza ettiği sürece Allah’ın inayetiyle hiçbir zaman kaybetmeyecektir. Askere giden bütün yavrularımıza sağlık, sıhhat, afiyet ve başarı dolu günlerle vatani görevlerini yüzlerinin akıyla yapıp ailelerine kavuşmalarını, başta anne ve babaları olmak üzere bütün aile fertlerine de sükûnet ve hayır dualarla Allah’a sığınmalarını salık veriyorum.

Sevgili gençler, siz komutanlarınızın verdiği görevleri bihakkın yerine getirmeniz gerekir ki, biz buralarda huzur içinde yaşayalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tez gün ve saatte Allah yuvanıza ve ailenize kavuştursun. Allah kaza ve musibetlerden muhafaza eylesin. Mevlâ’mız, vatan hainlerinin şerrinden korusun.


Dualarımız sizinle, Allah’a emanet olun.


Fikret UÇAR
fikrethoca61@hotmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder