17 Aralık 2010 Cuma

Ali Kemal Saran’ın Ardından/ Ali ÖZTÜRK - Günebakış Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Baş Yazarı

Ali ÖZTÜRK-Günebakış Gazetesi Yazarı

Merhum Ali Kemal SARAN

Merhum Ali Kemal SARAN, Fetih'ten Cumhuriyet'e Tarih Sohbetinde

Merhum Ali Kemal SARAN, Araştırmacı Yazar Mustafa YAZICI ile

Ali Kemal Saran... Cenaze namazı için Çaykara’ya gittiğimizde Saran Hoca adına empati yaptık. Bu yollar, bu cami Saran’ın sessiz tanıklarıydı. Saran, medreseden yetişme bir neslin son versiyonlarından biriydi. Ama çoğu meslektaşı gibi köşesine çekilip torun torba sevmedi. Emekliliği Ali Kemal Saran Hoca’ya sanki özgürlüğünü de vermişti. Artık o bir aksiyon adamı gibiydi.


Şuur düzeyi merhumu hep sosyal hayatın içine itti. Dünyanın neresinde bir haksızlık olduğu bilgisine ulaşsa onu hazmedemezdi. Onu kalemine alıp toplumla paylaşmak isterdi. Öyle ki gazetelerde haftada bir yazacağı yazı bazen ikiye, üçe çıkardı. Gazeteler bazen yer bulup yayınlayamazdı.


Yaş mefhumu, Vali, avukat babası olması hayatını hiç değiştirmedi. Her platformda özgürlüğü savundu. Mazlum-Der Başkanlığı yaptı. Mazlum-Der Başkanı’yken Vali odasından kovuldu. Ayrıldı ama hep arkasında durdu. İlahiyat Derneği’ni çok önemsedi. İlahiyat Fakültesi’nin kampüsün içinde olmasını isterdi. Neye, nasıl inanırsa öyle seslendirirdi. Nerede mazlum ve mağdur varsa onların hakkını savunmaya hep destek verdi. İHD eski Başkanları’ndan Gültekin Yücesan ve arkadaşlarının Saran’ın cenaze töreni için Çaykara’ya gelmeleri ve namaza durmaları Saran’ın kimliğinin doğru okunması için önemli bir göstergeydi. Yalnızca kent merkezindeki sosyal hayatla ilgili değildi. Köyünde de benzer koşuşturma içindeydi. Cami için para toplamak ve bu uğurda kazaya kurban gitmek belli ki kaderiydi.


***

Ali Kemal Saran’ın cenaze töreni büyük oranda oğul M. Ulvi Saran ile merhumun dost ve akrabalarının katılımına sahne oldu. Vali Saran’ı gerek Malatya’daki gerek Ankara’daki dostları yalnız bırakmadı. Merhumun dostları ise büyük oranda meslektaşlarından ibaret kaldı. Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Erzurum-Malatya müftüleri ile çok sayıda ilçe müftüsünün katılması bunu gösterdi.


Saran’ın cenaze töreninde siyasiler yoktu. Mazlum-Der çevreleri yoktu. O’nun mücadelesiyle bir yerlere gelenler de yoktu. Hâlbuki Saran’ın ömrü bugün iktidarda bulunan çevreleri iktidara taşımak ve temsil makamına oturtmakla geçti. Saran hep bu değerler uğruna ve kendi adına hiçbir şey beklemeden mücadele etti. Hayatta iken merhuma bir kez bile teşekkür etmeyenler bari cenaze namazına gitseydi.

Ya Mazlum-Der çevreleri... Eski bir Mazlum-Der Başkanı’nın cenazesine katılmak çok mu büyük külfetti? Yoksa propaganda malzemesi yapılacak ortama mı dikkat edildi? Belli ki Trabzon’da Mazlum-Der Başkanı olmak Güneydoğu kadar önemli değildi!


***

Merhum bunların hiçbirini göremedi. Hayatta iken aklından bile böyle bir beklenti geçirmedi. Lakin onun yol arkadaşları arkasından yürüdüğü cenaze sırasında bunları hep düşündü. Konuştu ve üzüntülerini ilettiler. Şehrin vicdanı olunca, zabıt kâtibi görevine soyununca yazmak da bize düştü. Bu yazının amacı birilerine veya bir yerlere sitem yazısı değildir. İlkeleri iğdiş edilmiş insanların nasıl da savrulduğu ve kalan bir avuç samimi insanın aslında yalnızlığını tesbit açısından önemlidir. Kalabalıklara bakıp seslenen üstad Necip Fazıl Kısakürek’in; ‘Bakmayın siz bu kuru kalabalığa, Biz aslında bir dolmuş dolusu bile yokuz’ sözünün anlamına vakıf olabilmektir.


“Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
  Alıp götürsün beni tam inanmış dört adam...”


diyen üstadın mısralarının sadece kendisini ifade etmediğini hatırlatabilmektir.


Not: Bu yazıdan merhumun cenaze törenine az kişi katıldığı anlamı çıkarılmamalı. Yalnızca Saran gibilerin omuzlarında, bir yerlere taşınanların duyarsızlığına eleştiri olarak algılanmalı.






BU HABERE YAPILAN BAZI YORUMLAR:


• Hüseyin ŞAHİN 15 Aralık 2010 16:12


Kayınbabam’ın hızına hiç bir zaman kavuşamadık. O yolda yürürken bile bizden daha hızlı yürür idi. O kendisini değil daima başkalarını uzak-yakın, akraba - hısım, Türk-Kürd-Arap demeden; kimin bir sıkıntısı varsa halletmeye çalışır, o herkesin ama herkesin sıkıntısını içinde hissederdi. Sadece önüne, arkasına, sağına ve soluna değil çok uzaklara, dünyanın dört bir yanına bakar, mutlu olanlarla mutlu, mutsuz olanlarla mutsuz olurdu. Uykuda olduğu zaman hariç hayatının hiç bir dakikasında bir şeyler yapmadığı veya kafa yormadığı an olmamıştır. Köşesine çekilip ömür sürmeyi asla tercih etmedi. Ah keşke elinden gelse de bütün insanların ve insanlığın sorunlarını halledebilseydi. Rabbimden en büyük dileğim bu gibi insanların yerlerinin boş kalmamasıdır. Allah rahmet eylesin.




• OSMAN KARAGÜZEL 15 Aralık 2010 13:23


O sadece medreseden yetişmiş neslin son kuşağı değil, ilerlemiş yaşına rağmen heyecanını, mücadele ve cihad azmini kaybetmemiş son nesillerdendi. 28 Şubat darbesinin hemen ardından, tüm sivil hareketlerin bastırılıp sindirildiği 90'lı yılların sonlarında giriştiğimiz ezilmişlerin yanında ve zülüm erlerinin karşısındaki mücadele de, yanımda olmuş, ihtiyar gençlerin gösteremediği cesaret, azim, heyecan ve hareketliliği göstermiş, çalışkanlık ve başarının yaşta değil, gönülde başlayıp bittiğini göstermiş hocamız, ağabeyimiz ve dava kardeşimizdi. Cenazesine gittiği, üniversiteden kardeşimiz ve devremiz, eski ÖNDER başkanı Y. Ziya Sula'nın muhterem babalarının kaderini paylaşmış ve geçici dünyadan ebedi âleme terhis olduğunu duyduğum da, sık sık telefon ile aradığım son Ağustos görüşmemizi hatırlayarak boğazımın sıkıştığını ve bir kez daha bu dünyanın hiç bir şeye değmeyecek kadar kısa ve aldatıcı olduğunu tekraren tefekkür ettim. Uzakta olmanın mağduriyeti ile cenazesine, son yolculuğuna iştirak edememenin derdi de eklenerek, beraber yürüdüğümüz kardeşlerle telefonlaşarak acıyı paylaşmaya çalıştık. Yazınızdan okuduğum katılımdaki eksiklikler üzüntümüzü derinleştirdi ve tazeledi. Duyarlılığınıza şükranlarımı arz eder, küresel emperyalizm ve küresel vahşetin zirve döneminde, İslami duyarlılığın her alanda erozyona uğradığı bu zamanda, tevhid ve adaletin sesi, vahyi ölçülerin şahitliğinde yürüdüğü ebedi âlemde, o yoldakilere yoldaş olması, bizimde ardından aynı yolda yürüyerek sonsuzluğa kavuşmak ümidiyle, İNNA LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN diyor, ziyade rahmetler Mevla'dan niyaz ediyor, tekraren teşekkür ediyorum. Ne mutlu heyecanını kaybetmeyenlere, ne mutlu son nefesine kadar tevhid ve adalet çizgisinde olanlara…


Günebakış Gazetesi – 15.12.2010 - Çarşamba

Not: Merhum SARAN'a ait Fotoğraflar: Muhammet YAVRUOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder